*** Bu Sayfa Ferhat Demirci' nin Katkılarıyla hazırlanmaktadır

Haftanın Yazısı

Bilgisayar ögrenmek çok önemli. Ve bunu sevdirerek ögrenmek daha önemli. Düsündüm, öyleyse ne yapayim? Bu gerçekten çok önemli ve cevabi hizla bulunmasi gereken bir soruydu benim için. Ve ivedilikle su karari aldim. Ilk basta genel olarak bilgisayari anlatacagim. Ardindan genel olarak Internet hakkinda bilgi verecegim. Insanlarin kafalarinda büyüttügü ya da küçülttügü bu kavramin içini daha güzel bir sekilde dolduracagim, ardindan meslek gruplarina göre Internet'in kulanim alanlarini belirterek, ilgili Web (Internet) ve e-mail (elektronik posta) adresleri ile sonuçlandiracagim. Ve bunu yaparken de insanlari sikmama konusunda azami gayret gösterecegim. Teknik terimlere yüklenmekten kaçinacagim. Teknik terim kullansam bile parantez içinde anlasilir cinsten karsiliklarini verecegim. Ifadelerimi kurarken bir bilim adami edasina bürünmek yerine olaylari arkadasima anlatirmis gibi samimi ve anlasilir dil kullanacagim. Eger, yazilarimizla ilgili teklifleriniz olursa, onlari da gözden geçirerek izleyecegim metod üzerinde degistirme ve gelistirme yoluna gidecegimi de hemen belirteyim.

MICKY MOUSE ÂSIGI; GÖZÜ, KULAGI, ELI, AGZI VE ÇAYDANLIGI OLAN ALET ÜZERINE.... BASLIK IÇIN SÖZLÜK Micky Mouse Âsigi : Fareleri çok seviyor, en çok da Micky'yi, onlarsiz yasayamiyor.

(Mouse=Türkçe ifadesiyle Fare)

Bilgisayarin gözü : Monitör , Kulagi : Hoparlörler, Eli : Klavye , Agzi : Disket Sürücü, Çaydanligi : CD Sürücü, Alet : Isleri hizlandirmak için yardimci Bilgisayarin ne oldugu ve ne ise yaradigi konusunda çok seyler söylendi, çok seyler yazildi. Herkes sayfalarca bu konu üzerinde fikirler sundu. Ancak, bu yazilanlar insanlarin kafasinin biraz daha karismasina neden oldu. Bu yüzden, klasik tarzda anlatmak yerine bir hikâye ile konuyu ele almaya çalistim. Hikâyemizin baskahramani Burak ve ailesi ile basbasa birakiyoruz sizleri... Begenilmesi umudu ve ümidiyle... Bir çocuk gördüm. Babasi bankaci, annesi doktor. Böyle bir ailenin tek oglu olmak çok güzel olsa gerek. Anne ve babasinin sahip olduklari birikimin bir kismi dahi geçse bile yeter diye düsünmekte çogu insan. Su gerçegi de unutmamak gerekir. Insan istemezse hiçbir seyin sahibi olamaz. Ama Burak istiyordu. Gerçekten yasi küçük olmasina ragmen; anne ve babasinin süper bildigi bilgisayari ben de ögrenmeliyim diyordu kendi kendine... Bilgisayarlar hakkinda tek bildigi, oyun oynanildigi idi. Burak, saniyordu ki bilgisayar oyun disinda hiçbir ise yaramaz. Birgün okuldan dönen Burak, annesini bilgisayarin basinda görmüstü. Iyice meraklanmis, sonuna kadar açilmis gözleriyle bilgisayarin gözlerine bakiyordu. Ekranda hastalik isimleri vardi. Ama hiçbirsey anlamiyordu. Burak, odasina gidip üzerini degistikten sonra annesinin yanina oturdu. Ve garip bakan gözlerle seyre daldi...

- "Anne, sen oyun oynamiyorsun." Dedi. Ben saniyordum ki, bilgisayarda sadece oyun oynanir.

- Hayir, oglum. Bilgisayarda hayal edebilecegin hersey yapilabilir.

- Anne, biraz anlatir misin? Ne yapilir ki, baska?

- Bak oglum, bilgisayar adindan da anlasilacagi üzere bilgi saymaya yarar. Yani bilgilere daha hizli ulasma, onlari degerlendirme, rapor haline getirme gibi fonksiyonlari vardir. Ayrica; okulda okudugunuz kitaplar var ya onlar da bilgisayarda hazirlaniyor. Polis amcalar, suçlulari yakalamak için robot yani benzer resimleri bilgisayarda çiziyor. Baban, kim ne kadar para yatirmis, kim ne kadar para çekmis, bilgisayara bakip söylüyor. Dün alisveris yaptigimiz Giyim magazasi da taksitlerimizi bilgisayardan takip ediyor. Ünivesite sinavina hazirlanan ablan da bilgisayardan yardim aliyor. Müzik veya radyo dinlemek ya da TV izlemek istiyorsan da bilgisayari kullanabilirsin. Ya da sesini kaydetmek için. Elektronik Mühendisi olan Ahmet Dayin, elektronik devreleri artik bilgisayarda tasarliyor. Mimar olan Aykut Amcan ise çizimleri elle yapmaktan kurtuldu, bilgisayar sayesinde. Ben de isimde bilgisayar kullaniyorum artik. Hastaya ait verileri girip, hastaliginin tespit edilmesinde bilgisayardan yardim aliyorum. Hatta duyduguma göre Babil Kitabevi de kitaplarin yerlerini bilgisayarin bir tek tusuna bakip, söyleyebileceklermis. Bu konuda çok güzel çalismalari oldugunu duydum. Bu gerçeklestiginde, senin için gereken kitaplari bulmak da daha kolay olacak.

- Anne simdi anladim. Yani günlük hayatta elle yapilabilen ya da takip edilebilen her sey bilgisayarda yapilabiliyor. Peki, simdi biz istesek mimarlik tasarimi yapabilir miyiz? Ya da dayim kendi bilgisayarinda müzik dinleyebilir mi? Babam bankadaki bilgisayarlarda robot resim çizebilir mi? Amcam, hastalarin hastaligini bulabilir mi?

- Oglum, aferin çok güzel bir soru sordun. Soruna önce soruyla cevap vereyim. Sonra, sorunun cevabini vereyim. Oldu mu?

- Tamam.

- Sen elinle dümdüz bir çizgi çizebilir misin? Hiç pürüzü olmayacak. Ya da elmayi soyabilir misin?

- Nasil yapiyim anne, cetvel ve biçak olsa neyse?

- Hah, iste. Onu söyleyecegim. Ayni kural, bilgisayarda da geçerli. Bilgisayarda da islemleri yapmak için 2 araca ihtiyacin var. Donanim ve yazilim.

- Onlar ne demek?

- Donanim, elle tutulup, gözle görülebilen bilgisayarin parçalari. Mesela, bilgisayarin eline benzettigimiz klavye donanima örnektir. Ya da bilgisayarin agzina benzettigimiz disket sürücü gibi. Islemlerin yapildigi programa ise yazilim diyoruz. Örnegin ablanin Üniversite Hazirlik Programi. Dayinin, elektronik tasarim programi. Babangilin banka programi. Benim Tip programim. Amcanin, Mimari Tasarim Programi.

- Anladim, ama bir örnek daha verebilir misin, annecigim?

- Bilgisayarda ses dinlemek istiyorsan, bir ses kartina ihtiyacin var. Ses Karti=Donanim. Bir de seslerle ilgili islemlerin yapildigi MediaPlayer programina ihtiyacin var. MediaPlayer = Yazilim. Ikisi de lâzim. Bunlardan biri olmazsa bile, bilgisayarda müzik dinlemek hayal olur.

- Annecigim, geçenlerde bir arkadasin resmini bilgisayarda gördüm. Bu nasil oluyor?

- Onun için, Scanner=Tarayici denilen bilgisayarin çevresinde bulundugu ve ona bagli olarak çalistigi için Çevre Birimi olarak anilan cihaza sahip olmak gerek. Tabii ki, bir de Tarayici programina.

- Peki, bilgisayarda faks gönderilebilir mi?

- Elbette, Faks-Modem karti yardimiyla. Bir de faks almak için yardimci olacak bir programa.

- Muhasebe isleri yapilabilir mi?

- Eger bir muhasebe programi varsa elbette. Mesela; LOGO gibi. LOGO en yaygin kullanilan muhasebe programidir. ETA, VEGA ve daha bir çok muhasebe programi var.

- Yani kisacasi, bilgisayarda hayal edebilecegimiz hersey yapilabilir. Donanim ve yazilim oldugu zaman. Aksam, Burak'in babasi gelmistir.

- Anne-ogul bilgisayar basinda neler yapiyorsunuz, öyle?

- Ne yapalim, Sermet. Oglun, bilgisayar kurdu olacak neredeyse birkaç saat içinde. - Aferim, benim ogluma... Yemek yendikten sonra, bu defa baba ogul bilgisayarin basina geçerler.

- Baba, bilgisayarin hizini neler belirler?

- Ilk olarak islemci, daha sonra ise RAM - Onlar da neyin nesi?

- Bak islemci demek, islemlerin yapildigi yer demek. Yani, islemlerin merkezi anlamina geliyor. En önce bunun iyi olmasi gerekir.

- Iyi islemci nasil anlasilir?

- Modelinden. Mesela; önceleri 8086 rakamina sahip islemciler varmis. Sonra 80286, 80386, 80486 çikmis. Daha sonra ise Pentiumlar...

- Ben de bekliyordum ki 80586 diyeceksin.

- Haklisin, aslinda 80586 diyecektim. Ama üretici firma ABD'deki marka yasasi yüzünden yani rakam olarak geçen ürünlerin tescillenme, firma üzerine kayit ettirilmesi problemi yüzünden Pentium demisler.

- Hmm, anladim. Yani en iyi bilgisayarlar Pentiumlar simdi.

- Evet, ama Pentium-II'ler. Onlar daha hizli çalisiyorlar.

- Peki, gazetede söyle görmüstüm. Pentium-II 350 bilgisayarlar. 350 neyin nesi?

- O da islemcinin birim zamanda yapabildigi isi gösterir. O rakam ne kadar büyükse o kadar hizli çalisir anlamina gelir.

- Islemciyi anladim. RAM ne demek?

- RAM hafiza demek. Nasil senin hafizan varsa. Bilgisayarin da hafizasi var. Hafizasi güçlü olan insanlar daha hizli is yaparlar degil mi? Bilgisayarlar da öyle...

- Peki, RAM kilogram ile mi ölçülüyor?

- Hahahahahha... Hayir, bilgi birimi Byte'dir.

- 1 Byte kaç gram geliyor?

- 1 Byte 1 harf geliyor. Ya da 1 rakam. En dogrusu 1 karakter demek. Sonra Kilobyte, Megabyte, Gigabyte geliyor.

- Babacigim, 1 Kilobyte 1000 byte degil mi? Çünkü 1 Kilogram 1000 gram geliyor. Bak bu defa bildim?

- Hayir, oglum. Bilgiler 1024-1024 artar. Çünkü 1024 sayisi 2'nin 10. Kuvveti. Bilgisayarda isler daha hizli olsun diye hersey ikili sisteme göre düzenlenmistir. Sana bir soru; önünde 10 seçenek mi olsa daha kolay karar verebilirsin, yoksa 2 seçenek mi?

- Tabii ki, 2 baba. O zaman iki ihtimal vardir, hemen birini kabul ederim.

- Iste bu sebepten dolayi, bilgisayarda islemler ikili sisteme göre gider. Bilgisayar hizli bir sekilde karar verebilir, bu sayede.

- Kaç MB ram iyi baba?

- Iyi diye bir sey olmaz ki oglum. Ne kadar çok olursa o kadar hizli çalisir. Ama, en az 32 MB olmasinda fayda var, islemleri daha çabuk yapmak için. Bir de sunu unutma, ses ve görüntü hafizayi daha çok yorar. Yani müzik dinlerken, hafizanin büyük kismi kullanilir. Ya da resimlerle ilgili islem yaparken.

- O gazete ilaninda bir de Hard Disk diye bir sey gördüm. O hizi etkilemez mi baba?

- Hayir, etkilemez.

- O zaman, niye var. Olmasa da olur mu?

- Olmaz oglum. Bak isleri söyle düsün. Büyük bir fabrika var. Üretim yapiliyor. Buradaki makinalar ne kadar yeni ve gelismis olursa o kadar isler hizli gider degil mi?

- Evet.

- Ama makinalar gelismis olsa, insanlar akilsiz olsa bir ise yarar mi?

- Yaramaz.

- Yani, hem makinalar iyi olmali, hem de insanlar degil mi?

- Evet babacigim.

- Peki, burada üretim çok iyi. Peki fabrikada üretilen ürünler nerede saklanacak?

- Depo gibi bir yerde herhalde...

- Hah, iste. Bilgisayarin C harfi ile tanidigi Hard Disk ya da Sabit Disk denilen bu birim depolama birimidir. Üretilen bilgiler orada saklanir.

- Baba, peki orada sakladigim bilgileri baska bir bilgisayara nasil götürebilirim?

- Onun için disket ya da CD kullanilir. Disketi bilgisayar A harfi ile, CD'yi ise harddiskten sonra gelen harf ile (genelde D veya E) ile tanir.

- Peki, bilgisayarda bir çizim yaptiktan sonra arkadaslarimin görmesi için bilgiayari okula mi götürmem gerek?

- Oglum, bir alemsin. Hiç öyle olur mu? Yazici ile kagida çikarirsin. O kagidi okula götürürsün.

- Baba, vakit iyice geç oldu. Son sorumu da sorduktan sonra uyumaya gidecegim.

- Tamam, oglum. Sabah okulun var. Baska bir zaman yine konusuruz. Sor bakalim son sorunu.

- Virüs nedir baba? Çok mu tehlikeli? Bize de bulasir mi? Nasil korunabiliriz? Asi olsam, korunabilir miyim?

- Bak oglum, virüs gözle görülen bir varlik degil. Insanlara zarar vermez. Sadece programlara zarar verir ve kendisi de programdir. Yani kötü insanlari düsün, onlar da insan ama baskalarini öldürüyorlar ya da kandiriyorlar. Virüsler de ayni. Program olmasina ragmen, akrabalarina zarar veriyor.

- Niye ki baba? Böyle kötü seyler yapiyor?

- Bak oglum. Bunun birkaç nedeni var. 1.si kötü niyetli insanlar, baskalarinin zor duruma düsmesinden keyif aliyorlar. Bunlarin kisiligi bozuk diyebiliriz. 2.si iyi niyetli insanlar tarafindan yapilir.

- Ne demek baba, ne biçim iyi niyet bu?

- Dur oglum, anlatiyorum. Hani demisti ya annen bilgisayarda isleri yapmak için yazilim ve donanima ihtiyaç var. Donanimlar kopyalanamaz. Ama yazilimlar kopyalanir. Ayni fotokopi çektirmek gibi düsün. Program yapan insan ya da sirketler, emek verip yaptiklari programin korunmasi için böyle bir yol düsünmüsler. O yüzden en güzeli programlarin orjinallerini kullanmak. Ancak programcilarin da fiyatlari biraz makul hale getirmesi gerektigini de belirteyim. Virüsü anladin mi?

- Evet. Kisacasi onlar da program ama programa zarar veren program. Insanlara bir sey yapmazlar...

- Hahhahahah

- Baba çok sagol. Bugün çok verimli geçti. Bilgisayarin geneli hakkinda bilgi sahibi oldum. Yine böyle sohbetler yapabilir miyiz?

- Elbette oglum.

- Çok sagol babacigim. Sizi çok seviyorum. Simdi uyumaya gitmem gerek.

- Tamam, oglum. Sana iyi uykular.

- Iyi geceler anne ve baba. Hersey için tesekkürler... Burak, o gün sabaha kadar rüyasinda bilgisayarla ugrasmistir. "Idealleri olanlar hiç uyumazlar"

[Geri] |[Ana Sayfa]